1985’te aile
sofraları, birlikteliğin ve paylaşımın en değerli anlarından biriydi. O
yıllarda insanlar günün yorgunluğunu, sevdikleriyle aynı masada toplanarak
atar, sohbet eder, birlikte vakit geçirmenin huzurunu yaşardı. Yemek, sadece
fiziksel bir ihtiyaç değil, aynı zamanda duygusal bir bağın güçlendiği özel bir
ritüeldi. Büyükler geçmişin hatıralarını anlatır, çocuklar hayatın küçük ama
anlamlı detaylarını paylaşır, herkes birbirini dinlerdi.
Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte herkesin elinde teknolojik aletler
özellikle bir telefon, gözleri ekrana kilitlenmiş, konuşmalar kısa ve yüzeysel.
Sofralar yine kuruluyor ama eskisi kadar sıcak ve samimi değiller. Aile
bireyleri aynı masa etrafında otursa da zihinleri farklı dünyalarda dolaşıyor.
Eskiden göz göze gelerek, içten bir gülümsemeyle anlatılan hikâyeler yerini
sessizliğe ve sanal dünyaya bırakmış durumdalar.
Aslında bu değişim tamamen olumsuz olarak değerlendirilemez. Teknoloji,
günümüzde hayatı kolaylaştıran ve bilgiye erişimi artıran büyük bir nimet
olduğu bilinen bir gerçek . Ancak, ölçüsüz kullanım aile bağlarını
zayıflatabiliyor ve insanları yalnızlaştırabiliyor. Eski sıcaklık ve samimiyeti
koruyarak, teknolojiyi bilinçli ve dengeli bir şekilde kullanmak en ideal çözüm
olacaktır. Belki de zaman zaman telefonlarımızı bir kenara bırakıp,
sevdiklerimize daha çok zaman ayırarak geçmişin o güzel sofralarındaki
samimiyeti yeniden yakalayabiliriz.
Yorumlar
Yorum Gönder