Anne babasına küsenler, onlara sesini yükseltenler,
kıymetlerini bilmeyip bir bakım evinin soğuk duvarlarına terk edenler, eşi
istemiyor diye evine alıp şefkatle bakamayanlar, hatta onlardan utanıp yüzünü
gizleyenler… Durup bir an düşünmez misiniz? Onların değerini ne zaman
anlayacaksınız, bilmiyor musunuz bu gerçeği? Zaman öyle hızlı akıyor ki, bir
gün onlar bu dünyadan göçüp ebedi âleme yol alacak. O vakit, bayram sabahları
herkes anne babasının kapısını çalıp ellerini öperken, sizler mezarlıklarda
soğuk mezar taşlarına bakıp içinizde büyüyen bir “Keşke” ile baş başa
kalacaksınız.
Ama neden o günleri bekleyesiniz ki? Onlar hâlâ yanınızdayken, nefesleri size
yakınken, neden kalbinizi yumuşatıp onlara sarılmıyorsunuz? Sesinizi değil,
sevginizi yükseltin. Onları bir yük gibi görmek yerine, size verdikleri ömrü,
emeği, duaları hatırlayın. Eşinizin sözü, utancınız ya da geçici hevesleriniz,
bir gün o mezar başında dizlerinizi dövdüğünüzde size teselli olamayacak. Oysa
şimdi, bugün, onların gözlerindeki ışığı fark edebilir, ellerini tutup bir
bayram sevinci yaşatabilirsiniz.
Anne ve babasına bu hataları yapanları düşündükçe içim sızlıyor bazen. Ama
sonra kendime diyorum ki: Hâlâ vakit varken uyan! Anne babanın kıymetini bilmek
için onları kaybetmeyi bekleme. Onlar senin hazinen, senin duaların, senin
köklerin. Bir gün “Keşke” dememek için, şimdi “İyi ki” diyebileceğin anlar
biriktir. Çünkü o soğuk mezar taşları hiçbir zaman sana sarılmayacak, hiçbir
zaman “Evladım” diye seslenmeyecek. Onlar hâlâ buradayken, sevginle onların
dünyasını ısıt, ki senin dünyan da bir gün karanlığa gömülmesin.
Yorumlar
Yorum Gönder