Emre, hayatı boyunca her
şeyi planlamaya alışkın biriydi. Üniversiteye giriş sınavını kazanırken, iş
bulurken, hatta tatillerini organize ederken bile her adımını hesaplayarak
atardı. Onun için hiçbir şey tesadüfe bırakılmamalıydı. Hayatın en iyi şekilde
yaşanması, kontrolü elden bırakmamakla mümkün olurdu.
Bir gün, hayatının en büyük adımlarından birini atmaya karar verdi: Uzun
zamandır hayalini kurduğu bir iş için başvuruda bulunacaktı. Yurtdışında
prestijli bir firmada çalışmak için gerekli tüm belgeleri hazırladı. Dil
sınavına girdi, referans mektuplarını topladı, hatta mülakat gününe kadar ne
giyeceğini bile belirledi. Arkadaşlarına, ailesine bu işe ne kadar ihtiyacı
olduğunu, seçilirse nasıl bir hayat kuracağını detaylıca anlattı.
Mülakat günü geldi çattı. Emre erkenden kalktı, takım elbisesini giydi,
kahvesini yudumlarken hazırladığı notları tekrar gözden geçirdi. Yola çıkmak
için tam evden çıkacağı sırada telefon çaldı. Arayan, şirketteki yetkiliydi.
Üzgün bir ses tonuyla mülakatın ertelendiğini bildirdi. Sebep, şehirde beklenmedik
bir elektrik kesintisiydi. Emre bu duruma sinirlendi, çünkü tüm hazırlıkları
boşa gitmiş gibi hissediyordu. Ancak kendini sakinleştirip ertesi güne
hazırlanmaya karar verdi.
Ertesi sabah, aynı kararlılıkla kalktı ve yola çıktı. Ancak bu kez trafik, beklediğinden
çok daha yoğundu. Dakikalar ilerliyor, Emre’nin heyecanı yerini paniğe
bırakıyordu. Mülakat saatini kaçırmamak için bir taksiye binip kestirme bir yol
denemek istedi, ancak şoför yanlış bir yola saptı ve işler daha da karıştı.
Emre, şirkete tam 15 dakika geç kalmıştı.
Mülakata girdiğinde, yüzünden düşen bin parçaydı. Hazırladığı cümleleri bir
türlü toparlayamıyor, sorulara istediği gibi cevap veremiyordu. Mülakat
bittiğinde Emre, işi alamayacağından neredeyse emindi. Eve dönerken kendine
kızdı, kaderine isyan etti: “Bunca hazırlık boşuna mıydı?”
Bir ay sonra, başvurduğu firmadan bir e-posta aldı. Tahmin ettiği gibi, işi
alamamıştı. Ancak e-postanın sonunda bir not vardı: “Profiliniz başka bir
pozisyon için uygun görünüyor. Sizi bu pozisyon için değerlendirmek isteriz.”
Emre, bu teklifi kabul etti ve bu pozisyon, başvurduğu işten çok daha iyi bir
fırsat sundu. Hem maaşı daha yüksekti hem de hayalini kurduğu yurtdışında
yaşama fırsatını sunuyordu.
O gün, kaderin bazen planların önüne geçerek daha iyisini sunduğunu fark etti.
İnsan ne kadar plan yaparsa yapsın, hayatın kendi planlarını asla unutmamak
gerektiğini anladı.
Ve o gün, eski bir sözü hep hatırladı:
“Kul plan yaparken kader gülermiş.”
Yorumlar
Yorum Gönder