"Nasılsın?" diyorlar, içten bir soru.
"Yorgun ve bitkin," çıkıyor dudaklarımdan.
Bir ağırlık çöküyor sanki o an,
Kelimeye dökülmüş yorgunluğumla.
"Nasıl geçiyor günler?" yine soruyorlar,
Merakla, belki de biraz endişeyle.
"Eh işte hayat ," diyorum, sesim titrek,
"TV izlerken uyuyorum çoğu zaman işte."
Öyle bir yorgunluk ki bu, kemiklerime işlemiş,
Göz kapaklarım ağır, ruhum bir gölge.
Hayatın koşturmacası beni yormuş, ezmiş,
Teslim olmuşum sessizliğe, erken bir uykuya.
Bazen akşam saat dokuz bile olmadan,
Bir film karesinde, bir haberin ortasında,
Uykunun kollarına bırakıyorum kendimi usulca,
Kaçış belki de bu, günün yorgunluğundan.
Ne hayaller görüyorum o derin uykuda, kim bilir?
Belki dinleniyorum, belki de unutuyorum her şeyi.
Ama sabah uyandığımda aynı his, aynı bitkinlik,
Saat dokuz uyuyan bir yorgun savaşçı gibi.
R.D.S kaleminden kaleme dökülenler.
Biraz hüzün biraz garip sesler
Kimi zaman soğuk kimi zaman içim titrer
Bakalım nasıl olacak bu işler :)))
“Tüm Telif Hakları Saklıdır “.
Yorumlar
Yorum Gönder