Kadının
toplumdaki yeri, tarih boyunca değişen sosyal, ekonomik ve kültürel
koşullarla şekillenmiştir. Kadın tarihsel
süreç içerisinde kimi zaman üretici kimi zaman bir lider olarak kimi
zamanda ikinci plana itilen bir figür
olarak karşımıza çıkmaktadır. Kadınlar , insanlık tarihinin her döneminde sosyal yapının mihenk
taşlarından biri olmuştur. Ancak bu rol, toplumun ekonomik ve kültürel yapısına
göre farklı şekillerde tanımlanmıştır. Avcı- Toplayıcı topluluklardan modern
endüstri toplumlarına kadar kadınlar, hem üretim hem de bakım rolleriyle
toplumda önemli bir yere sahiptir. Ancak, ataerkil sistemin etkisiyle birlikte
kadınlar tarih boyunca bir çok alanda
ikinci plana itilmek zorunda kalmıştır.
İlkel
toplumlarda kadınlar , besin toplama
ve çocuk bakımında önemli
bir göreve üstlenmişlerdir. Bu dönemde
kadın ve erkek rolleri arasında belirgin bir hiyerarşi bulunmamaktaydı. Ancak
kadınlar, üretici güç modeliyle hep etkin bir durumdaydı. Tarım toplumunda ise
bu durum, tarımsal üretim ve ev içi
işlerine yönlendirilmiştir. Mülkiyetin erkeklere geçmesiyle birlikte kadınlar,
üretim süreçlerinden uzaklaştırılmış, ataerkil düzen önemini artırmıştır.
Sanayi
devrimiyle birlikte kadınların, toplumsal hayatta varoluş sebebini önem kazanmış
olup, kadınlar, fabrikalarda düşük ücretlerle çalışmaya başlamış, ekonomik
hayata katkıları artmıştır.Bu durumda bile kadının emeği sömürülmüş ve kadın
hakları sınırlı kalmaya devam etmiştir.20. yüzyılda kadın hakları hareketinin
varlığını göstermeyesiyle birlikte kadınlar, eğitim, iş hayatı ve politik alanda da fazla hak talep
etmeye başlamışlardır. Bu dönemlere denk gelen Feminist hareketinin de
etkisiyle toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bazı önemli ilerlemeler bu
dönemde olmuştur.
1- Geleneksel
Kültürde Kadın
Geleneksel
kültürde kadın, genellikle ev içi rollerle sınırlandırılmış, ardından kadına
annelik ve eş olma gibi roller verilerek, kadınların toplumsal normlara uygun
davranmaya zorlanmış ve bireysel özgürlükleri kısıtlandırılmıştır.
2- Modern
Kültürde Kadın
Bu
dönemde kadınlar ,eğitim ve çalışma hayatlarına katılımını artırmıştır. Ancak
kültürel kalıplar, kadınların üzerindeki toplumsal baskıların tamamen ortadan
kalkmasını engellemiştir. Kadınlar hem ev içi hemde kamusal alanda varlık
gösterme mücadelesine girmişlerdir.
3- Sosyal Açıdan Kadın :
3.1- Toplumda Cinsiyet Rolleri
Toplumda cinsiyet rolleri, kadın veya erkeklere atfedilen davranış kalıplarını içermektedir.Kadınlar genellikle, ‘’ev içi bakım- onarım yapan’’, erkekler için ise koruyan ve geçim sağlayan’’ rollerle tanınmışlardır. Bu roller de kadının toplumdaki yerini sınırlayan temel unsurların başında yer almaktadır.
3.2-Kadınların Eğitim ve İş hayatındaki Yeri
Kadınların eğitim ve iş hayatına katılımı, toplumsal cinsiyet çeşitliliğinin önemli bir göstergesidir. Ancak kadınlar ,bir çok ülkede hala varlığını sürdüren cam tavan engelleri ve ücret eşitsizliği gibi sorunlarla karşılaşmaktadır.
3.3 Kadına Yönelik Şiddet ve Ayrımcılık
Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık , kadının toplumdaki yerini zayıflatan önemli sorunların başında gelmektedir.Toplumsal normlar, bu tür davraışları meşrulaştırabilmekte ve kadının haklarını kısıtlamaktadır.
4.Çözüm
Önerileri
-
Eğitim ve farkındalık çalışmaları yapmak
-Kadınların
ekonomik olarak güçlenmesinin sağlanması veya desteklenmesi
-Bu
alanda yapılacak olan hukuki düzenlemeler
-Sosyal Destek programlarının hayata geçirilmesi ve artırılması
Sonuç olarak ,
Kadınlar,
tarih boyunca toplumun her alanında önemli roller üstlenmiştir .Ancak ataerkil
yapıların varlığı ile kadınlar, toplumsal hayatta bir çok engelle
karşılaşmıştır. Tarihsel, kültürel ve sosyolojik
açıdan kadının yerini anlamak, toplumsal eşitliği için atılacak
adımların temelini oluşturmaktadır. Kadınların bireysel haklarına saygı
gösterilen, toplumsal rollerin eşit bir şekilde dağıtıldığı bir yapı, daha
adil ve sürdürülebilir bir gelecek
yaratacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder